Newroz Uysal Aslan: Özgürce bir arada yaşamanın müzakeresini yürütüyoruz
- 21:43 13 Aralık 2025
- Güncel
ANKARA - “Adalet için barış, barış için adalet” buluşmasında konuşan Newroz Uysal Aslan, “Kürt halkının inkarı üzerinden bir bütünen Türkiye devletinin ulus devlet kodlarında yer alan, yok sayılan, ötekileştirilen tüm kesimlerin bir arada adil, eşit, özgür yaşayabileceği bir yaşamın paradigmaya dönüşebilmesinin müzakeresini yürütüyoruz” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Demokrasi İçin Birlik, 10 Ekim Barış Derneği ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) Platformları Birliği tarafından düzenlenen "Adalet için barış, barış için adalet” buluşması Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜMBEL-SEN) Genel Merkezi’nde gerçekleşti.
Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen, barışın nedenlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını belirterek, “PKK’nin kurulması bir sonuç. Bunun 40 yıldır süren nedenleri var. Bu nedenler ortadan kaldırılmadan gerçek bir barıştan söz edilemez” dedi. Barışın toplumsallaşması gerektiğini vurgulayan Rıza Türmen, “Barış sürecinin başarılı olması için toplumun sürecin öznesi haline gelmesi gerekir, aksi halde barış günü kurtarmaktan ibaret kalır” ifadelerini kullandı.
Sürecin önemli bir fırsat sunduğunu söyleyen Rıza Türmen, “Bu süreç doğru değerlendirilirse demokratik, çoğulcu ve eşitlikçi yeni bir Türkiye’nin kurulmasına vesile olabilir” diye belirtti. CHP’ye de çağrı yapan Türmen, “CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda somut bir planla ortaya çıkması gerekiyor” diye konuştu.
‘Sokağa çıkma yasaklarında iki bine yakın insan katledildi’
Ardından söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şirnex Milletvekili Newroz Uysal Aslan ise 2015-2016 yıllarındaki sokağa çıkma yasaklarının yıl dönümünde olunduğunu hatırlatarak, "O tarihlerde iki bine yakın çoğu sivil ve genç olan insan katledildi. 40 bini aşan gözaltı ve tutuklamalar yapıldı. Bu tutuklamaların çoğu müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı. 400 bine yakın bir göç yaşandı” dedi.
‘Tüm kesimlerim özgürce bir arada yaşamasının mücadelesini veriyoruz’
Sürece rağmen hala kayyum atanan belediyelerin olduğunu, binlerce siyasi tutsağın cezaevlerinde tutulduğunu ve Halkların Demokratik Partisi (HDP)’nin kapatılma sürecinin hala devam ettiğini hatırlatan Newroz Uysal Aslan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bir diyalog süreci, barışma iradesi, kurulan bir masa var. Bu masanın bir kenarında sürecin başmüzakerecisi Sayın Öcalan, hem Kürt Özgürlük Hareketi hem de bu sürecin siyasal pozisyonunda DEM Parti olarak biz varız. Hem müzakere masasında hem sahada sürecin eşitlik, özgürlük, bir arada yaşayabilme normlarına oturabilmesi için her türlü mücadeleyi yürütmeye çalışıyoruz. Sadece Kürtlerin inkar, imha asimilasyon politikalarına karşı bir çözüm değil tam tersine Kürt halkının inkarı üzerinden bir bütünen Türkiye devletinin ulus devlet kodlarında yer alan, yok sayılan, ötekileştirilen tüm kesimlerin bir arada adil, eşit, özgür yaşayabileceği bir yaşama sisteminin bir paradigmaya dönüşebilmesinin müzakeresini ve aynı zamanda mücadelesini yürütüyoruz.”
'Barış mitingini insanları sindirmek için hedef aldılar'
10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun ise 10 Ekim’in ardından gelişen hukuki süreci aktardı. “O gün oraya gelen, 81 ilden oraya gelen ve 49 ile cenaze gönderdiğimiz katliam bu ülkede barış talebinin aslında ne kadar büyük olduğuna ve artık bu çağın nasıl ayyuka çıktığına dair de bir noktada duruyordu” diyen Mehtap Sakinci Coşgun katliamın sebebine ilişkin, “HDP'nin oransal olarak 5 Haziran 2015 seçimlerinde barajı geçtiği ile ilgili bir durum söz konusuydu ve 1 Kasım'da yapılacak seçimlerde 400 milletvekilini iktidar garanti edemediği için mutlaka bir savaş konseptine ihtiyaç vardı. İktidar, insanlar korkarlarsa iktidara güvenin daha yükseleceğine dair anket yaptırmıştı ve bu korku imparatorluğunu, bu korkuyu, baskıyı, sindirmeyi sağlamak adına da barış mitingine gelen insanlar bir hedef olarak ortada bırakıldılar” diye konuştu.
'Cezaevleri bir fanusa dönüştü'
İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, cezaevlerindeki uygulamaları “insanın yok edildiği dijital bir yalnızlık” olarak tanımlayarak, “Cezaevleri bir fanusa dönüştü. Orada insan yok, tuşlar, paneller ve megafonlar var” dedi.
Tutsakların temel haklara erişiminin dahi keyfiliğe bağlandığını belirten Ömer Faruk Yazmacı, “Ses vermezseniz revire gidemezsiniz, havalandırmaya çıkamazsınız, gökyüzünü göremezsiniz” ifadelerini kullandı. Yeni cezaevlerine de dikkat çeken Ömer Faruk Yazmacı, “Son 5 yılda YGC S ve YGC Y tipi olmak üzere 42 hapishane yapıldı, kapasite 44 bine çıkarıldı. Biz buna neden tepki göstermiyoruz, bunu nasıl durduramıyoruz?” diye sordu.
'Barış yüzleşmeyle mümkün'
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına canlı yayına katılan Efe Çatalbaş, Suruç’a gidiş amaçlarının “savaşın çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak ve yaraları sarmak” olduğunu belirterek, farklı coğrafyalardan insanların eğitim, sağlık ve dayanışma çalışmaları için yola çıktığını söyledi. Suruç’un barış süreci açısından hâlâ güncel olduğunu vurgulayan Efe Çatalbaş, “Suruç, 2009-2012-2015 barış sürecini bitiren olaydı. Bugün yeniden barıştan söz ediyorsak, bunun koşulu bizi karanlık bir döneme sürükleyen bu olayla yüzleşmek ve adaletin sağlanmasıdır” diye konuştu.







